Malatya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62840.686$

YENİ MALATYASPOR’DAKİ DÜŞÜŞÜN NEDENLERİ

25 Şubat 2019, Pazartesi 23:38

Takımdaki düşüşün aslında bir çok nedeni var. Elbette ki en başta gelen nedeni sakatlık. 

Bence bu kadar fazla sayıda sakat vermemiz öyle tesadüf olarak açıklanamaz. 

Ne demek 2 hafta içerisinde 10 kişinin, hem de çoğunun baldır sakatlığı yaşaması. 

Belli ki takımın Yunanlı kondisyoneri Pandalis futbolculara gereğinden fazla yüklenmiş. Çünkü genelde bu tür sakatlıklar aşırı yüklenme sonucu baş gösteriyor.

  

Diğer nedenlere gelecek olursak…

İlk yarıda toplanan puanların bünyede aşırı özgüven oluşturması sonucu, mücadeleyi esas alan takımın bazı maçlarda gerçek kimliğinden kopması olumsuz sonuçları da beraberinde getirdi.

 

Hatırlayın ikinci yarıda oynadığımız Kayseri, Fenerbahçe ve Rize maçlarını…

O ilk yarıdaki mücadeleci takımı bu maçlarda göreniniz oldu mu? 

Bir diğer neden de Erol Hoca’nın bir türlü kadro istikrarını yakalayamaması diye düşünüyorum.

Tabi burada yaşanan sakatlıklardan dolayı zorunlu değişikliklere başvurulması durumunu da göz önüne almamız lazım.

Ancak özellikle Ahmet İldız, Seth, Barış ve Ertaç gibi oyuncuların performans olarak zirvede oldukları ve bunu maçlara yansıttıkları haftalarda bile kulübe oturmaları bu oyuncuları kafa olarak bütüncül düşünceden uzaklaştırdı.

Forma adaleti konusunda her zaman adil olmayı başaran Erol Hoca, bu oyuncular konusundaki tutumuyla beni fazlasıyla şaşırttı.

Ve bir diğer neden de bana göre Khalid’in boşluğunun doldurulamaması.

Khalid sadece gol atmıyor, takım savunmasına da önemli katkı sunuyordu. O gittikten sonra rakip takımlarda savunma oyuncularının daha rahat oyun kurması ve oyuna daha çok girmesi bu tezimizi güçlendiriyor.   

Ama ben yine de bu sürecin bir geçiş süreci olduğunu ve Yeni Malatyaspor’un Medipol Başakşehir maçıyla birlikte o gerçek kimliğine tekrar kavuşacağını düşünüyorum.

ÖVGÜDE DE, 

YERGİDE DE ABARTILIYIZ 

Övgüde de, yergide de o kadar aşırı - o kadar abartılı ki duygularımız; dün iyi dediğimizi bugün öldürüp mezara gömerken dahi ‘of’ demiyoruz.     

Örnek mi?

Yeter ki örnek isteyin sayısız örnek sunarım size…

Mesela 1 hafta önce ismi lazım değil bir yazarın acımasızca yüklendiği Adem Büyük’e sahip çıkarken duygularımız o kadar zirve yapıyor ki, bir anda takılan maskeler ve yapılan tezahüratlarla herkes Adem Büyük oluyor, ama 1 hafta sonra aynı Adem sahada kırmızı kart gördüğü için yemediği küfür kalmıyor.

Mesela 1 hafta önce yapması gereken müsait durumdaki gol pozisyonunu kaçıran Ömer Şişmanoğlu vatan haini ilan ediliyor, ama 1 hafta sonra Beşiktaş’a gol atan aynı Ömer ‘Aslan Ömer’ oluyor.

Mesela Erol Bulut’u daha birkaç gün önce ‘Türkiye’nin en iyi hocası, taktik dehası’ diye öve öve bitiremeyeler de biz, 5 hafta galip gelinemediği için stajyerliğe yeniden terfi ettirenler de biz!

Mesela Malatya futbolunun 2 şampiyonluk yaşatan tek başkanı olması ve takımı 2.liglerden alıp Süper Lig’e taşıması gibi kayda değer işlerinden dolayı Adil Gevrek’i ‘büyük başkan’ yapanlar da biz, bugün altını oyup devirmek isteyenlere kol kanat gerenler de biz!

Başka örnekler de vereyim mi?

Bence gerek yok, şu birkaç örnek bile haleti ruhiyemizin bulunduğu durumu açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor.