Malatya
28 Nisan, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63694.158$

YENSE DE YENİLSE DE ELEŞTİRENLER!

25 Kasım 2018, Pazar 22:40
Hep söyledim, yine söylüyorum…

Ne yazık ki memleketimizde bardağın hep boş tarafına bakan, eleştiri noktasında küçükte olsa bir delik bulmaya görsün o delikten girmeyi marifet sayan, insanların açığını ortalığa yaymak için can atan kişi sayısı oldukça fazla.

Siyaset, spor, sanat, kısacası her alanda...

Alın işte en basitinden Yeni Malatyaspor.

Futbolda şehrimizin tek temsilcisi durumundaki sarı-kırmızılı takıma karşı bazılarımızın takındığı anlamsız tavır bile ne durumda olduğumuzun açık bir göstergesi aslında.

Takım Süper Lig’de iyi işler yapıyor ya, haliyle bu durum birilerini rahatsız etti.

Neymiş, yenmişiz ama 90 dakika boyunca kalemizin önüne koca bir otobüs çekip savunma yaparak yenmişiz…

Neymiş, yenmişiz ama kötü oynayarak yenmişiz…

Neymiş, yenmişiz ama hak etmeyerek yenmişiz…

Neymiş Erol Bulut’a rağmen yenmişiz.

Bu mu yani takımın ligde üst üste galibiyetler alarak, tüm Türkiye’nin dikkatini üzerine çekecek bir duruma gelmesine getirdiğiniz yorum!

Neden olaya bu şekilde değil de daha makul tarafından bakmıyorsunuz?

Örneğin, takım savunması anlamında Süper Lig’in en kompakt oynayan takımı olmamız gibi…

Örneğin, Erol Hoca’nın ‘Ofansif oynayan takım maçı, iyi savunma yapan takım sezonu kazanır’ sözünü doğrulayan bir performans sergilememiz gibi…

Örneğin, ligin en az gol yiyen üçüncü takımı olmamız gibi…

Örneğin, sahamızdaki maçlarda bu sistemle 4 büyük takıma kök söktürmemiz gibi.

Ama olur mu hiç, bardağa dolu tarafından bakıp, ortadaki başarıyı alkışlamak yakışır mı bize!

İNÖNÜ STADI

Allah aşkına bu mazisi çok eski olmayan, (En azından tarihi yapı olma özelliği kazanacak kadar eski) garip yapıyı yıkmak neden bu kadar ses getirdi anlamış değilim.

Daha düne kadar yerinin birilerine peşkeş çekileceği iddiasını ortaya atanlar, şimdi kalkmış hayırlı bir iş için yıkılmasını ‘şehrin kimliği- hafızası siliniyor’ sözüyle eleştiriyor.

Hangi şehrin hafızası, neyin kimliği?

Kapalı tribününün yer altından kolonlu olması dışında hiçbir özelliği olmayan bu yapıyı koruma altına alıp da hangi akla hizmet edilecek!

Şehirde gençlerimizin spor yapabilecekleri alanlar kalmadı diyenler acaba şeker arazisi içerisi başta olmak üzere, birçok ilçe ve mahalleye inşa edilen modern spor tesislerinden haberdarlar mı?

Bana kimse kalkıp da ‘oralar şehrin merkezi yerleri değil, dolayısıyla ulaşım zor olur’ demesin zira bu zihniyeti, kusura bakmayın ama kafası toprağın altında, günümüzün çok gerisinde yaşamakla itham ederim.

Konuya Malatya’mızın yetiştirdiği iki cumhurbaşkanından birisi olan merhum İsmet İnönü’nün şahsiyeti üzerinden ideolojik bir bakış açısıyla yaklaşarak, yıkımı ‘Şehrin hafızası korunmalı- spor yapacak alanlarımız kalmadı’ noktası üzerinden linç kampanyasıyla gündeme getirmek ise hiç samimi değil, açık yüreklilikle söyleyeyim.

Yığma ve de kara düzen olarak projesi çizilmiş bu yapının sağlamlığı tartışmalarına hiç girmeyeceğim, çünkü hemen herkesin her gün olmasa da hafta en az bir gün önünden geçip ahvaline şahit olduğu bir yer burası.

Kaldı ki zamanında çürük olduğu gerekçesiyle tribünlerinin bir bölümüne seyirci alınması bile riskli bulundu.

O yüzden şehir için güzel bir şey yapılırken, daha güzellerini teşvik etmesi bakımından ‘güzel olmuş’ demesini bilelim lütfen.

Yeri gelmişken, buranın yıkılıp yeşil alan ve çeşitli sosyal donatılarla kaplı bir park yapılmasında emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.

KIYMETİNİ BİLELİM

Burası Süper Lig, burada kimseye haybeden puan vermezler. Bu ligde savunma futbolu oynuyor diye hiçbir takıma tolerans gösterilmez. Burada öyle elini kolunu sallayarak ligde kalamazsın.

Bu ligin bir değeri, bir kalitesi var, öyle herkes buranın kalıcı takımı olamaz.

Ve burada olmak her büyükşehrin, her dev bütçeli takımın rüyalarını süslüyor.

Biz ne durumdayız peki?

Bırakın başarısızlığı, başarılıyken bile takımımızı yerden yere vurup, aldığımız galibiyetleri itibarsızlaştırmak için neredeyse birbirimizle yarışıyoruz.

Yok takım sıkıcı futbol oynuyor, yok hak etmeyerek kazandık, yok futbolcularımızın kaliteleri düşük falan filan.

Ne yazık ki Süper Lig’in artık neredeyse gediklisi, ayağı yere sağlam basanı olmamıza ve henüz ikinci sezonumuzda Avrupa Kupaları hedefi dillendirecek kadar iyi durumda olmamıza rağmen olaya yaklaşımımız bu şekilde.

Tabi bu akıl bulanıklığına işaret eden durumun neden kaynaklandığını anlamak için, baş gösteren ruh halinin altyapısına inmek lazım.

Kimisi takımı her durum ve şartta eleştirmeyi yönetimin kötü olmasına, kimisi efsane Malatyaspor’dan sonra başka bir takımı kabullenememesine, kimisi ise takımın hiçbir zaman beklentilerini karşılayan bir futbol oynamamasına bağlıyor…

Bence bunlar sadece bahane!

Bir kere biz bakış açısı olarak tamamen eleştirel bakıyoruz.

Bunun takımın nasıl yönetildiğiyle, sahada hangi skoru aldığıyla ya da şampiyon olup olmadığıyla uzaktan yakından alakası yok.

Her durum ve şartta yanlışı- eksiği bulmaya fokuslanmak bir kafaya ne yaparsanız yapın, doğruyu alkışlatamazsınız.