yeşilyurt
Malatya
17 Eylül, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    41.29
  • EURO
    49.00
  • ALTIN
    4884.6
  • BIST
    11.183
  • BTC
    116925.56$

Tasarımdan Denetime Türkiye Gerçeği

17 Eylül 2025, Çarşamba 14:31
Tasarımdan Denetime Türkiye Gerçeği

Erişilebilirlik denilince çoğu zaman ilk akla gelen, mimari ve fiziki düzenlemelerdir. Rampalar, asansörler, görme engelliler için hissedilebilir yüzeyler ya da alçaltılmış bankolar… Ancak bu düzenlemelerin varlığı, ne yazık ki her zaman erişilebilirlik anlamına gelmemektedir. Türkiye’de mimari erişilebilirlik çoğu zaman ya görsel bir dekor olarak kalmakta ya da yönetmeliklere kısmen uyan ama pratikte işlevsiz yapılarla sınırlandırılmaktadır. Gerçek bir erişilebilirlik için sürecin tasarım aşamasından başlayarak denetim ve bakım süreçlerine kadar bütüncül bir şekilde ele alınması gerekmektedir.

Erişilebilirlik “Standartlara Uymak” Değil, “Kullanılabilirliktir”

Bir binada erişim rampası olması, o rampanın işlevsel ve güvenli olduğu anlamına gelmez. Eğim yanlışsa, malzeme kaygansa, iniş noktası park yeriyle kesişiyorsa bu yapı erişilebilir değildir. Ne yazık ki birçok kamu binasında, okulda, hastanede ya da belediye yapısında bu tür göstermelik rampalar hâlâ yaygındır. Yani sorun sadece “var mı?” sorusuna değil, “nasıl var?” ve “gerçek kullanıcı bunu nasıl deneyimliyor?” sorularına da cevap aramayı gerektirir.

Tasarım Aşamasında Uzman ve Kullanıcı Katılımı Yok

Mimari projeler hazırlanırken, çoğu zaman erişilebilirlik bir detay olarak bırakılmakta, tasarımın özüne yedirilmemektedir. Engelli bireylerin ve erişilebilirlik uzmanlarının tasarım sürecine dahil edilmemesi, sonrasında yapılan düzeltmelerin hem maliyetini artırmakta hem de işlevselliği azaltmaktadır. “Sonradan eklenen rampa” anlayışı, zaten erişilebilirliğe ne kadar yüzeysel bakıldığının açık bir göstergesidir.

Denetim Mekanizmalarının Kâğıt Üstünde Kalması

İlgili mevzuatlar erişilebilirliği zorunlu kılmakta, çeşitli izin süreçlerine bu kriterleri entegre etmektedir. Ancak denetim süreçleri çoğu zaman ya etkisizdir ya da kâğıt üzerinde yürütülmektedir. Belediyelerde yapı kullanma izinleri verilirken erişilebilirlik kontrolü yüzeysel yapılmakta, hatta bazen “fotoğraf göndererek” prosedür tamamlanmaktadır. Oysa yerinde, kullanıcı deneyimine dayalı denetim mekanizmaları kurulmadan gerçek bir dönüşüm mümkün değildir.

“Yap-Boz” Modeli: Süreklilik Yerine Geçici Çözümler

Kamu yapılarında yapılan erişilebilirlik düzenlemeleri genellikle proje bazlı ve dönemsel olmakta, sürekliliği sağlayacak bir bakım-onarım kültürü oluşmamaktadır. Asansör çalışmaz, yönlendirme levhası düşer, tuvaletler temizlik malzemelerinin deposu haline getirilir, rampanın kenarına masa konur… Tüm bu durumlar, erişilebilirliğin sürdürülebilir bir sistem değil, geçici bir vitrin olarak ele alındığını gösterir.

Kapsayıcı Tasarım Kültürü Gelişmemiştir

Erişilebilirlik sadece engelli bireyler için değil; yaşlılar, çocuklar, geçici yaralanmalara sahip bireyler, bebek arabası kullanan ebeveynler gibi birçok grup için hayatı kolaylaştırır. Ancak Türkiye’de mimarlık ve şehir planlama anlayışı hâlâ “ortalama sağlıklı birey” üzerine kuruludur. Kapsayıcı tasarım ilkeleri mimarlık fakültelerinde yeterince öğretilmemekte, kamu ihalelerinde ise öncelik olarak görülmemektedir.

İyi Örnekler Var Ama Yaygınlaşmıyor

Türkiye’de bazı belediyeler, üniversiteler veya özel kurumlar, erişilebilirlik konusunda örnek yapılar ortaya koymaktadır. Ancak bu iyi uygulamalar genellikle izole kalmakta, başka kurumlara model olmamaktadır. Merkezi otoritelerin bu örnekleri görünür kılarak yaygınlaştırması, bir standart kültürü yaratması elzemdir.

Erişilebilir Mimari, Estetik ve İnsan Haklarının Buluştuğu Yerdir

Erişilebilirlik, bir bina inşa sürecinde göz ardı edilen bir detay değil, insan haklarına saygının somutlaştığı bir alandır. Bu yalnızca “engelliler için” değil; kentte herkesin eşit, bağımsız ve onurlu bir yaşam sürebilmesi için gereklidir. Kamu yöneticileri ve teknik uzmanlar, mimariyi yalnızca mühendislik ya da estetik bir mesele değil, etik ve toplumsal bir sorumluluk olarak da görmek zorundadır. Çünkü erişilebilirlik, kent hakkının ve insan onurunun ayrılmaz bir parçasıdır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.