İYİ BAŞLADIK
24 Ocak 2018, Çarşamba 12:53 Maçtan önce ‘Alın size 1 puan, Ankara’lara kadar gelip de boşuna yorulmayın’ dense, makul düşünen hiçbir Malatyalının kolay kolay ret etmeyeceği bir sonuçtu beraberlik. Ancak öyle bir 90 dakika çıkardık ki, ‘Nasıl kaçar galibiyet’ deyip, Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan geceyi uykusuz geçirdik. Kimse kızmasın Khalid’e, golcü dediğin kaçırır, golcü dediğin saç baş yoldurur. Khalid Boutaib de her maçta olduğu gibi, Osmanlıspor karşısında da koştu, aradı, istedi.
Olmadı mı olmuyor.
Tabi Karcemarskas faktörünü de unutmamak lazım. Biz üzüntüden Khalid kaçırdı diyoruz, fakat işin aslı Osmanlı kalecisi Karcemarskas’ın kalesinde devleşmesiydi. Yoksa maçın özetine bir kez daha bakın, Khalid’in gol vuruşlarında sorun olmadığını göreceksiniz. Sadece penaltı biraz sorunlu gibiydi, daha sert ve de köşeye doğru bir vuruş yapılabilirdi.
Gelelim sadede…
Alığımız 1 puan aşağıdaki takımların bulunduğu gruba çizgi çekmek anlamı da taşıyordu bir anlamda.
Ve biz o çizgiyi çektik.
Forma giyen bütün futbolcular harika bir performans sergiledi. Takımda kim oynarsa oynasın, giren çıkanı, oynayan oynamayanı aratmıyor. Tabi bu durum da ister istemez bir rekabet ortamı doğuruyor. Burada altı çizilmesi gereken bir nokta var ki, bence atlamamak lazım…Dikkat ediyor musunuz bilmiyorum, Erol Hoca forma verirken futbolcunun ismine, cismine pek bakmıyor. Kim hak etmişse, kim iyi çalışmışsa o hafta formayı o kapıyor.
Bakın işte Mina örneği.
Kampa geç katıldığı ve fiziki olarak arkadaşlarının gerisinde olduğu için formayı daha iyi durumda olan Murat Akça’ya kaptırdı. İşte bu durum oyuncuların hocaya olan inancını ve güvenini arttırır. Kenarda oturan Berk de, sahada oynayan Adem de biliyor ki takımın başında sarsılmaz bir adalet anlayışı var.
UMARIM YÖNETİM
KURNAZLIK YAPMAZ!
Yönetim kurulu da alınan sonuç ve oynanan oyunla derin bir nefes almıştır diye tahmin ediyorum… Çünkü Başkan Adil Gevrek, transfer döneminde taraftarın ‘oyuncu alalım’ baskısına sessiz kalarak, adeta Osmanlı maçına ateşten gömlek giyerek çıktı. Aksi bir sonuç bugün bize, ‘taraftar yönetimi istifaya çağırdı’ türünden farklı şeyler yazdırıyor da olabilirdi!
Tabi yönetimin transfer konusunda ikinci yarının ilk maçında oynanan oyun ve sonuca dayalı bir akıl yürütme içerisine girmesi durumunda, bir anda o yukarıda bahsettiğim tehlikeli sürecin tam ortasında kendini bulacağını az çok düşündüğünü tahmin ediyorum.
Umarım transfer dönemi bitmeden hem Erol Hoca’yı, hem de taraftarı memnun edecek transferler yapılır. Zira futbol her zaman güzel ve de şanslı yüzüyle Adil Başkanın yanında olmayabilir!
Olmadı mı olmuyor.
Tabi Karcemarskas faktörünü de unutmamak lazım. Biz üzüntüden Khalid kaçırdı diyoruz, fakat işin aslı Osmanlı kalecisi Karcemarskas’ın kalesinde devleşmesiydi. Yoksa maçın özetine bir kez daha bakın, Khalid’in gol vuruşlarında sorun olmadığını göreceksiniz. Sadece penaltı biraz sorunlu gibiydi, daha sert ve de köşeye doğru bir vuruş yapılabilirdi.
Gelelim sadede…
Alığımız 1 puan aşağıdaki takımların bulunduğu gruba çizgi çekmek anlamı da taşıyordu bir anlamda.
Ve biz o çizgiyi çektik.
Forma giyen bütün futbolcular harika bir performans sergiledi. Takımda kim oynarsa oynasın, giren çıkanı, oynayan oynamayanı aratmıyor. Tabi bu durum da ister istemez bir rekabet ortamı doğuruyor. Burada altı çizilmesi gereken bir nokta var ki, bence atlamamak lazım…Dikkat ediyor musunuz bilmiyorum, Erol Hoca forma verirken futbolcunun ismine, cismine pek bakmıyor. Kim hak etmişse, kim iyi çalışmışsa o hafta formayı o kapıyor.
Bakın işte Mina örneği.
Kampa geç katıldığı ve fiziki olarak arkadaşlarının gerisinde olduğu için formayı daha iyi durumda olan Murat Akça’ya kaptırdı. İşte bu durum oyuncuların hocaya olan inancını ve güvenini arttırır. Kenarda oturan Berk de, sahada oynayan Adem de biliyor ki takımın başında sarsılmaz bir adalet anlayışı var.
UMARIM YÖNETİM
KURNAZLIK YAPMAZ!
Yönetim kurulu da alınan sonuç ve oynanan oyunla derin bir nefes almıştır diye tahmin ediyorum… Çünkü Başkan Adil Gevrek, transfer döneminde taraftarın ‘oyuncu alalım’ baskısına sessiz kalarak, adeta Osmanlı maçına ateşten gömlek giyerek çıktı. Aksi bir sonuç bugün bize, ‘taraftar yönetimi istifaya çağırdı’ türünden farklı şeyler yazdırıyor da olabilirdi!
Tabi yönetimin transfer konusunda ikinci yarının ilk maçında oynanan oyun ve sonuca dayalı bir akıl yürütme içerisine girmesi durumunda, bir anda o yukarıda bahsettiğim tehlikeli sürecin tam ortasında kendini bulacağını az çok düşündüğünü tahmin ediyorum.
Umarım transfer dönemi bitmeden hem Erol Hoca’yı, hem de taraftarı memnun edecek transferler yapılır. Zira futbol her zaman güzel ve de şanslı yüzüyle Adil Başkanın yanında olmayabilir!