Malatya
28 Nisan, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63880.778$

İLK YARI 20 PUANIN ALTINDA KALMAYIZ

22 Kasım 2017, Çarşamba 19:51
Alanalyaspor – Yeni Malatyaspor karşılaşmasını ‘atan’ı olan kazandı.

Erol Bulut ile yakaladığımız kompakt ve agresif görüntümüzü Alanya maçında da sürdürmemize rağmen, 3 bölgedeki son vuruş eksikliği maçı kaybetmemize neden oldu.

Sonuca üzülmedim dersem yalan olur.

Sen 90 dakika boyunca sağlı sollu bastır, ama evine eli boş dön.

Müsabakayla ilgili söylenecek tek şey; topu 3 direk arasına atamadık.

E haliyle Süper Lig’de bir maçta, hem de deplasmanda bu kadar pozisyon bulup atamazsan yenilgi de kaçınılmaz olur.

Maçla ilgili kafama takılan tek nokta Erol Hoca’nın değişiklikleri oldu.

Kafasından futbolu silmiş bir Dia’yı hamle oyuncusu olarak en kritik dakikalarda oyuna almak bana göre tam bir intihar. 

Rakibin sinmiş, kalesinde gelen atakları savuşturuyor, oyuna bireysel beceresi olan, takımın dikine en iyi oynayan oyuncusu Dening gibi bir isim girmesi beklenirken Erol Hoca Dia’yı alıyor. Ve o dakikadan sonra oyunda 1 kişi eksik kalıyoruz.

Ez cümle: Zor bir maç trafiği Yeni Malatyaspor’u beklemesine rağmen, yine de bana göre ilk yarıyı 20 puanın altında tamamlamayız. Takımdaki o kalite ve istek var.

HER YERE GİREN ‘GİRİŞİMCİ’ YÖNETİCİLER

Şu lige verilen arayı fırsat bilip, biraz memleket sporunun ahvaline değinelim istiyorum.

Geçenlerde İnönü Üniversitesi bünyesinde kurulan ve bugüne kadarMalatya için yapılmış en önemli yatırımlardan biri olan Teknokent’e gittim. Burada merkezin müdürü Yrd. Dç. Dr. Fatih Kocamaz ile kısa bir söyleşi gerçekleştirme fırsatım oldu. Söyleşide dikkatimi en çok çeken nokta Malatya insanının karakteristik özelliğiyle ilgili yapılan bir araştırmanın sonucuydu. Fatih Bey bu bilim merkezinde bugüne kadar onca buluşa imza atıldığını ve bu buluşlardan birinin de Malatya insanının doğuştan gelen ‘girişimcilik’ ruhunun deneylerle ortaya çıkarılması olduğunu söylüyordu.

Bu söylediğine hem şaşırdım, hem de şaşırmadım açıkçası.

Şaşırdım, bilimsel bir merkez tarafından bu yönde bir araştırma yapılmasına; şaşırmadım, Malatya insanının girişimci ve lider ruhlu olduğu zaten kabul görmüş bir gerçekti.

Şimdi buradan nereye geleceğim…

Malatya’da sporun yöneticisi konumunda olup da koltuk ısıtan ve buna rağmen hiçbir şey üretmeyen o kadar çok isim var ki, hangisini yazıp konuşalım inanın bilmiyorum.

Mesela Malatya’nın büyükşehir olmasıyla birlikte merkez ilçe olan Yeşilyurt Belediyesi’nin her anlamda yukarı doğru seyreden bir başarı grafiği olsa da, futbolda ki perişan durumu kafamı çok kurcalıyor.

Hacı Uğur Polat gibi insani ilişkileri, yöneticilik becerileri çok iyi olan bir belediye başkanı nasıl olur da futboldaki bu kara deliği görmez, inanın şaşırmamak elde değil.

‘Girişimci’ dedik ya yukarıda Malatya insanı için, evet Yeşilyurt Belediyespor’un başında da girişimci bir ikinci başkan var, lakin bence bu özelliğini yanlış yönde kullanıyor. Bu ikinci başkan aldığı yanlış kararlarla kulüp başkanını da etkiliyor, kulübün gidişatını da…

Siz buna ister girişimcilik deyin, ister uyanıklık deyin. Bu adam yıllardır bir belediye takımını eline almış adeta deney yapıyor.

Kulağıma gelen bilgiye göre bu adamın başında bulunduğu 4 yıllık sürede Malatya Yeşilyurt Belediyespor’un kasasından kaba hesap 5 milyonluk bir rakam çıkmış!

Bağış mağış, sonuçta belediyenin parası.

Ve bugün gelinen noktada Yeşilyurt Belediyespor başarıdan uzak, tesisleşmeyen, sporcu çıkarmayan, medyayla kavgalı bir kulüp.

Takımın başındaki teknik adamın görev yaptığı süre içerisinde başarısız bir grafik sergilemesine ve de Malatya futbol kamuoyunun neredeyse yarısı tarafından benimsenmemesine rağmen hala ısrarla devam ettirilmesi ise kulübün nasıl yönetildiğinin bir başka izahı aslında.

Bunun üzerine daha faza konuşmaya gerek var mı?

Gelelim bir diğer ‘girişimci yönetici’ garabetliği örneğine…

İnönü Üniversitesispor diye BAL’da mücadele eden bir kulübümüz var biliyorsunuz. Bu kulübümüz İnönü Üniversitesi hocalarının gayretleri sonucu, tamamen BESYO bünyesindeki sporcuları daha iyi eğitmek amacıyla kurulmuş bir kulübümüzdü. 

Daha sonra üniversitede bir yönetim değişikliği oldu ve bu BAL’a kadar gelen takım bir anda ‘bize külfet getirir’ denilerek, üç-otuz paraya elden çıkarıldı.

Kulübün satın alınmasına aracılık eden kişi Malatya futbolunun yakından tanıdığı ve hepimiz tarafından sevilen sayılan, namı diğer Aziz Kirve (Aziz Yiğit). Aziz Kirve amatöre aşık, yıllardır sahaların tozunu toprağını yutmuş bir değerimiz bana göre. Seversiniz sevmezsiniz, bu adam Malatya’ya bir profesyonel takım daha kazandırılması için çok emek harcamıştır. İşte buağabeyimiz, üniversite takımının kepenklerini indirip, tarihin karanlığında kaybolmaması için, bir iş adamına ricada bulunup, kulübü satın aldırmış.

Bu satış gerçekleştikten sonra Aziz Kirve kulübün başlangıcı itibariyle iyi işler de yaptı. Murat Kurt, Ahmet Menevşeoğlu ve Soner Bayram gibi 3 tane pırıl pırıl ve de başarılı antrenörü takımın başına getirerek, lige iddialı başlayacaklarının sinyalini verdiler. Öyle de oldu. 

Kısıtlı bir transfer bütçesine rağmen kurulan kadro, oynanan oyun ve alınan sonuçlar adeta gelecek başarının habercisiydi.

Ancak olmadı, oldurmadılar!

Neden mi?

Şu bizim örneğini verdiğimiz girişimci yönetici kafasına sahip bir başka yöneticinin yanlışlarından dolayı!

Yahu adam madem paran yoktu, o zaman neden aldın bu kulübü? Niye o futbolcuları ve antrenörleri bağladın oraya?

Sonra da çıkıp La Fontaine’den masallar anlatıp, yok ben hayırsever bir iş adamıyım da, yok işlerim ters gitti de mavallarına sığınırsın.

Ne olacak şimdi o takımın hali?

Bıraksaydın ya belki daha iyi yönetecek birileri alırdı, a be adam!

Size, yerimin darlığından da kaynaklı sadece iki girişimci yönetici örneği sundum. Aslında Teknokent Malatya insanının ‘girişimci’ olduğu tezine ulaşırken, altını da doldurmalıydı…

Nasıl girişimci mesela?

Girdiği her işi eline yüzüne bulaştırmasına rağmen, her yere girmekten bir türlü vazgeçmeyen girişimci mi, yoksa girdiği her işte başarılı olan girişimci mi?