EN AZ ŞAMPİYONLUK KADAR…

Eğer düşmez isek bu durum en az şampiyonluk kadar
değerli olacak bizim için.
Çünkü…
-Kulüp yönetimimiz, bir kulüp yönetilirken ‘yapılması ve yapılmaması
gerekenler’ diye kitap yazacak deneyime sahip artık.
– Başkanımız futbolcu ve teknik heyet gönderirken kılı daha kırk yararak
hareket edecek öngörüye sahip artık.
– Taraftarımız eleştiri ile hakaret veya küfrün aynı tıynette olmadığını
anlayıp, konuşup yazarken daha dikkatli olacak bakış açısına sahip
artık.
– Yerel basın, ulusal basın görevi üstlenip memleketinin kulübünün
motivasyonunu bozacak her türlü argümanı ortaya sürmeyi gazetecilik
becerisi olarak görmeyecek olgunluğa sahip artık.
– Şehirde yaşayanlar, kulüp küme düşerse siyasisi de bakkalı da
belediye başkanı da gazetecisi de yerel televizyon sahibi de küme düşer
mantığına sahip artık.
Artık her ferdiyle, her unsuruyla daha bilinçli ve tecrübeli bir futbol
kentiyiz anlayacağınız.
İnşallah Allah nasip eder de ligde kalırsak abartmıyorum, en az Süper
Lig şampiyonu olmuşçasına büyük kazanımlarımız olacak.
Evet, henüz olmuş bitmiş bir şey yok ve oynanmamış bir kaç maçımız var.
Fakat bir gerçek var ki; Ankaragücü maçı bizim entübeden çıkış
maçımızdı!
Virüsü bünyeden attık ve artık taburcu olacağımız günü bekliyoruz.”
Bu yazıyı geçen sezon kaleme almışım.
Geçen sezon maalesef küme düştük, fakat TFF bu sezon küme düşmek yok deyince, kabusumuz bir anda müjdeye dönüştü.
Gelelim bu sezona…
Aslında yönetim geçen sezondan ders almışçasına bir kadro yapılmasıyla sezona başladı.
Ama gel gör ki Hamza Hoca faktörünü hesaba katamadık!
Adam iyi gidene çomak sokarak, en az 5 futbolcumuzu takımdan koparmayı başardı. 
Cueva, Herera, Lukoki, Mustafa, Topalli…
Mustafa ve Topalli hala takımda ama paslanmış, en çıkış yapacakları dönemlerde kulübeye hapsedildiklerinden dolayı verim alınamamış.
Açıkçası Hamzaoğlu başta ben ve benim gibi kendine inan binlerce kişiyi kuru egosu yüzünden hayal kırıklığına uğrattı.
Uğratırken de kadro yapılanması ilk 6’ya uygun olan takımın anatomisini tarumar ederek kulübe büyük zarar verdi.
Yönetim de alınan 31 puana bakıp, geçen sezon ki acı Sergen deneyiminden sonra Hamzaoğlu’nu göndermekte gecikince, takım bir anda hak etmediği bir sıralamada buldu kendini.   
Diyeceksiniz ki yönetimin hiç mi suçu yok.
Olmaz olur mu, var elbette. 
Ortada yanlış giden bir iş varsa elbette ki yönetimin de pay sahibi olması kaçınılmazdır. 
Fakat geçen sezon ki hataların da bu sezon deneyimler ışığında elemine edilerek en asgariye indirildiği gereceğini görmek lazım diye düşünüyorum. 
Ez cümle…
Eğer bu zor sezonda ligde kalmayı başarırsak en az şampiyon olmuş kadar büyük olacak kazanımlarımız.